Ben Şeyh Bedreddin

Babil’in Yorumu

İslam tasavvufunun Vahdet-i Vücud anlayışına mensup Osmanlı mutasavvıfı, filozofu ve kazaskeri Şeyh Bedreddin hakkında şimdiye dek kaleme alınmış en kapsamlı monografi Ben Şeyh Bedreddin. Tarihçi yazar Samet Altıntaş, bu dikkat çekici çalışmasıyla resmi tarih yazımında çoğunlukla isyan sahibi olarak tanımlanan Şeyh Bedreddin’i ideolojik bir çerçeveye koymak yerine bütüncül bir yaklaşımla ele alarak onun hakkında yazılmış birçok kitaptan farklılaşıyor. İsyan meselesinin tarihsel kökenini etraflıca analiz eden Altıntaş, tarihi kayıtların çelişkilerini objektif bir şekilde ortaya koyarak, Bedreddin’i efsanelerden arındırılmış biçimde okur karşısına çıkarma iddiası taşıyor.

Osmanlı İmparatorluğu’na baktığımızda günümüzün ‘malzeme’si olan bazı olayların ya da şahısların hâlâ konuştuğunu görürüz, Şeyh Bedreddin gibi.
Onun devrimci paranteze alınması ‘romantik komünist’ Nâzım Hikmet’in 1936’da yazdığı Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı’yla başlar ve bu kurgu, gerçeğin yerine geçer, Bedreddin Mahmud, ‘çözülemeyen bir tarih problemi’ne dönüşür.
Samet Altıntaş, tarihin yanlış tarafına düşen Rumeli çocuğu Şeyh Bedreddin’i, Seyyid Hüseyin Ahlatî’nin müridini, Musa Çelebi’nin kazaskerini, melamet hırkasına gizlenen Varidât’ı, İmparatorluğun ilk sufi direnişini, ‘dünü bugüne bağlayarak’ anlatıyor.
Ben Şeyh Bedreddin, her şey ben yaşarken oldu!