Her ne kadar coğrafi bir anlam taşıyor gibi dursalar da bugün Doğu ve Batı, somut bir gerçeklik olmanın çok ötesinde, yüzlerce yıldır inşa edilen söylemin bir ürünü. Özellikle Batı, Doğu’yla mücadelesinde galibiyetini ilan etmesiyle birlikte aşınması güç bir dizi “Şark” imgesi yarattı; bütün dünyaya “mistik”, “egzotik”, “ilkel”, “eğlenceli” bir Doğu fikrini kabul ettirdi. Entelektüel dünyanın en önemli isimlerinden biri olan Edward Said, işte bu fikri ifşa ediyor Şarkiyatçılık’ta. Batı’nın kültürel ve ideolojik bir düzlemde geliştirdiği söylemi kurumlarla, araştırmalarla ve öğretilerle birlikte nasıl desteklediğini kuvvetli argümanlar kullanarak açıklıyor. İngiltere ve Fransa’yla birlikte özellikle Amerika’nın Ortadoğu’daki etkinliğinin el yapımı Şark algısındaki payına dikkat çekiyor. Akademide kopardığı uzun soluklu gürültülerle de önemini ortaya koyan Şarkiyatçılık, öteki olmanın huzursuzluğunu hisseden insanlara, yaşadıklarını tarihsel bir bağlama oturtma imkânı vermesiyle de hafızalarda yer edinmiş önemli bir eser.